Kitabın Özgün Adı : A TOWN CALLED SOLACE
Çeviren : Kıvanç Güney
Yayınevi : Domingo
Sayfa Sayısı: 266
Arka Kapak Yazısı :
YILIN KİTAPLARI SEÇKİSİ
GLOBE AND MAIL • CBC BOOKS • DAILY TELEGRAPH • OBSERVER
Clara’nın ablası kayıp. Annesiyle tartışıp evden çıktı ve bir daha dönmedi. Pencerenin önünden ayrılırsa ablasının hiç gelmeyeceğine inanıyor yedi yaşındaki Clara. Okulundan ve komşunun kedisine bakmaktan arta kalan tüm zamanını camda geçiriyor. Komşuları Elizabeth hastanede. Giderken ona söz verdiğinden çok daha uzun zamandır…
Liam, eşinden ve işinden yeni ayrılmış, ne yapacağını bilmeden kendini bu soğuk kuzey kasabasında bulmuş bir adam. Elizabeth’in evine taşınıyor ve çok geçmeden polis kapısına dayanıp ona kayıp bir genç kız hakkında sorular soruyor.
Elizabeth, ömrünün son demlerinde geçmişini düşünüyor. Yıllar önce işlenmiş o suçu, uzun zamandır taşıdığı utancı… Ölmeden önce telafi etmesi gereken şeyler var.
Üç farklı bakış açısından aktarılan Sonbaharın Sonu, karakterler arasında geçiş yaparak onları birbirine bağlayan kederin, pişmanlığın ve sevginin katmanlarını birer birer kaldırıyor. Günümüzün en maharetli anlatıcılarından birinin kaleminden, meraklandıran, nüktedan ve alabildiğine insani bir roman.
“Tanıdığım herkese Lawson’ı anlatıyorum. Her romanı ayrı bir harika.” –Anne Tyler
“Sonbaharın Sonu’nun akıcı, insancıl ve kasaba yaşantısını zaman zaman alaycılığa kayarak inceleyen diliyle büyülendik.” –2021 Booker Ödülü Jürisi
Yorumum:
Mary Lawson'ın yine Domingo'dan çıkan "Gölün Kıyısında" adlı kitabını da çok beğenmiştim bu kitabını da çok beğendim. Çok dupduru yazan bir yazar kendisi. O kadar pofuduk, minnoş ki karakterleri. İnsanın içini ısıtıyor. Yazım dili çok akıcı, mekan ve karakter tasvirleri tek kelime ile şahane.
Bu kitap arka kapağında da değinildiği gibi Clara'nın ablasının evden kaçışı ile başlıyor. Ancak aslında 3 farklı jenerasyonun birbirine görünmez iplerle bağlı hikayesi gibi. Elizabeth, Liam ve Clara. Hepsinin hikayesi ayrı ayrı o kadar etkileyici ki.
Spoler olmasın diye detaya girmek istemiyorum. Ama bence mutlaka okumalısınız bu kitabı. Su gibi akıp gidiyor zaten.
Aklımda tabi bazı soru işaretleri de kalmadı değil.
Neden Liam bu kadar istenmeyen, kabul görmeyen bir çocuktu?
Rose'un alt tarafı her evde yaşanabilen bir "ergen kız anne tartışması" evden kaçmasına neden sebep oldu ki???
(not: belki yazar burada hepimize, daha doğrusu ergen bir çocuk büyüten her aileye bir uyarı niteliğinde yazmıştır, aman sözlerinize dikkat edin çocuğunuz evden kaçabilir!!!)
Özellikle Liam ile ilgili o "neden" sorusunun cevabı verilmiyor, bizim hayal gücümüze bırakılmış. Yani romanın geneli içinde çok da önemli bir detay değil aslında ama insan merak ediyor doğrusu...
Kitapta geçen Solace kasabasının hayal ürünü olduğunu söylemiş yazar teşekkür sayfasında. Ama oraya ilham veren yerin neresi olduğundan da söz etmiş. Keşke gidip görme şansım olabilseydi...
Bu kadar samimi insanların olduğu bir yerde yaşamak hayallerin en büyüğü olabilir...
Okuma listenize almanız gereken bir kitap olduğunu tekrar vurguluyor keyifli okumalar diliyorum hepinize...
Yorumlar
Yorum Gönder