Kitabın Özgün Adı :
The Vanishing Act Of Esme Lennox
Çeviren : Kıvanç Güney
Yayınevi : Domingo
Sayfa Sayısı:192
Arka Kapak Yazısı :
1930’lar, Edinburg… Lennox Ailesi’nin, kızları Esme’yle yaşadığı sorunların sonu gelmiyor.
Açık sözlü, kalıplara sığmayan bu genç kadın ailesi için bir utanç kaynağı. Ve ailesinin bunu
kabullenmesi mümkün değil.
Yıllar sonra, Iris Lockhart adında bir başka genç kadın, akıl hastanesinden gelen bir mektupla
o güne kadar varlığından bile haberdar olmadığı büyük teyzesi Esme Lennox’un taburcu
edilmek üzere olduğunu öğreniyor.
Iris geçmişin perdesini aralamaya, ona bu konuda yardım edebilecek tek kişi olan
babaannesi Kitty ise konuşmamaya kararlı. Peki kim bu Esme? Ömrünü tımarhanede
geçirmesine neden olacak ne yapmış olabilir? Bir insan aile tarihinden nasıl silinebilir?
Unutturulmaya çalışılan bir kadının, Esme Lennox’un hikâyesi Hamnet ve Evlilik Portresi
kitaplarının yazarı, Women’s Prize sahibi Maggie O’Farrell’ın nefes kesici anlatımıyla hayat
buluyor.
“Öyle bir enerji ve coşkuyla yazılmış ki... Sürükleyici anlatımı, berraklığı ve insanı içine çeken gizemiyle, klasik gotik romanları anımsatıyor. Gerçekten elinizden bırakamayacağınız bir kitap” –Ali Smith
“Ailelerin sadece kitaplarda böyle davrandığını düşünmek isterdim ama yazık ki ihanet, kıskançlık ve sırlar gerçek hayatta kaçınılmaz. Müthiş bir kitaptı, uzun süre aklımdan çıkmayacak.” –Audrey Niffenegger
_____***_____***_____***_____
Yorumum:
Kitabı çok sevdim. Öncelikle bunu belirtmek isterim. Ama zor okunan bir kitap ya da bana öyle geldi bilmiyorum. Okurken filmi çekilse keşke diye düşündüm. Ama bir Nuri Bilge Ceylan filmi tadında olacağı için, muhtemelen onu da zor anlardım ben :)
Öncelikle beni zorlayan kısımlarını sıralayayım.
Yazarın yazım tekniği -kendisine alışana kadar- beni oldukça yordu. Kitap sadece tek bir kişinin penceresinden (ağzından) yazılmamış. Sürekli zaman ve karakter değişimleri mevcut. Bir bakıyorsunuz 1930'larda Kitty'nin içindesiniz bir bakıyorsunuz 2000'lerde Alex'in sonra birden pat diye tekrar geçmiştesiniz, hooooop Harry bebeğe ne oldu diye düşünüyorsunuz falan. Bir oraya bir buraya savruluyorsunuz. İlk başlarda tabi karakterleri kafada oturtmak biraz zor oluyor. Ama sonrasında alışıyor insan.
Kitapta bölüm yok. Kadıncağız oturmuş başlamış yazmaya, günlerce aralıksız yazmış ve kitabı bitirmiş gibi. Kitaba ara vermeye çok korktum mesela. Ya nerede kaldığımı unutursam diye :) Hiç olmadı birkaç tane check point koysaymış fena olmazmış doğrusu.
Tüm bu edebi zorluğun yanında bir de Türkçe'ye çevrildikten sonra editör kontrolü yeterli yapılmadı mı bilmiyorum bir sürü anlam kayması, yazım yanlışı, noktalama işareti sıkıntısı ve kişi zamirleri problemi fark ettim kitapta.
Bunlara rağmen kitabı çok sevdim. Esme'ye o kadar yakın hissettim ki kendimi. Kitaplar bence insanı çağırıyor. Tam da şu an Esme ile benzer bir psikolojideyim ve bu kitabı bir sürü kitap içinden seçmiş olmam tesadüfle açıklanamayacak kadar acayip bir şey bence.
İnsan içinde büyüttüğü acıyı haykırmak istiyor, haykırıyor da çoğu zaman, ama etrafındakilerin kayıtsızlığı sonunda onu tam bir kabullenişe ve sessizliğe gömüyor. Öyle bir sessizlik ki bu, "Yok olmak isteme" arzusu aslında. Çok da "normal" bir arzu değil ama bazen insan çılgınca bunu isteyebiliyor. Birden pat diye yok olsam şu hayattan, sanki hiç var olmamış gibi, nasıl olur acaba?? Ya da bir deli hastanesine kapasalar da kurtulsam herkesten ve tüm kötülüklerden diye hangimiz düşünmemiş olabilir ki...
Çok duygusal, çarpıcı, etkileyici bir romandı. Hala etkisinden kurtulamadım. Kitabın kapağını kapadığımda gözlerimin dolduğunu hissettiğim içimi burkan bu kitabı tavsiye elbette ediyorum...
Keyifli okumalar...
Yorumlar
Yorum Gönder