MERAKLI ADAMIN ON GÜNÜ - MEHMET EROĞLU



Yayınevi:  İLETİŞİM YAYINLARI
Sayfa Sayısı: 260
Arka Kapak Yazısı:

Korona günlerinde, maske karaborsaya düşmüş ve halk korkuyla eve kapanmışken, Yansın Bu Dünya mahlaslı TikTok fenomeni genç bir kadın gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Bu kayboluşla birlikte sosyal medyanın sanal âlemi ile gerçek hayatın acımasız yüzü arasındaki esrar perdesi aralanmaya başlar... Mehmet Eroğlu, İyi Adamın On Günü ve Kötü Adamın On Günü ile başlattığı polisiye kurgunun nevi şahsına münhasır kahramanlarını, nefes kesen yeni bir serüven için buluşturuyor. Meraklı Adamın On Günü, eski avukat Sadık Demir’in, biraz edebi iştigal ama en çok merak sonucu çıktığı yolda üç muammayı çözmek için geçirdiği on günün hikâyesi. Sadık, bu sefer vigilante’liğe soyunuyor ve kurguda mükemmeliyeti yakalamaya çalışıyor. “Ben değişiyorum. Farkındayım. İki ay öncesine kadar göz alıcı, beni diğer homo sapienslerden farklılaştıran önemli bir özelliğe sahiptim: ‘İnsanlardan nefret etme yeteneği…’ Şimdi, en az ikisinin çatlak olduğunu bildiğim, beş kişiyle köfte yiyip, bir an önce uyumayı düşlüyorum. Kurguda karakterin yazgısı: Değişmek."

_____***_____***_____***______

Yorumum:

Mehmet Eroğlu ile ilk tanışmam bu kitapla oldu. Genel yorumlara bakılırsa talihsiz bir karşılaşma oldu diyebiliriz. Çünkü bu kitap bir serinin 3. Kitabıymış ve genel kanı seri içindeki en vasat olanı. Şimdi gelelim benim yorumlarıma: Türk bir polisiye romanından beklediğim çok fazla bir şey yok aslında. Maalesef bu konuda global çerçeveye bakarsak epey gerideyiz. Benim bir kitaptan ilk beklentim akıcı bir üsluptur. Kolay okunmalı sizi içine çekebilmeli öyle bir kopmalısınız ki gerçek dünyadan biri sizi dürttüğünde ödünüz kopmalı. Bana bu hissiyatı yaşatan pek çok eser oldu ama bu onlardan biri değildi. Yine de vasat diye nitelendirmek acımasızlık olur. Sonuçta günümüzün pandemi şartlarıyla harmanlanmış kayıp bir kız polisiyesi. Yazarın iç dünyası ve ilişkileri ile de zenginleştirilmeye çalışılmış. İşin özü şu ki 100 ile 150 sayfa arasında anlatılabilirdi gereksiz uzatılmış. İç seslere çok fazla yer verilmiş bu rahatsız edici ve konsantrasyonu dağıtıcı bir unsur bence. Hiçbir kitabı yarım bırakmak istemediğim için kitabı sonuçlandırdım. Her kitap şaheser olmak zorunda değil keyifli 2 gün geçirdim zaman kaybı diyemem. Yazarın bundan daha iyiydi denilen diğer iki kitabını da okuma listeme aldım.

Keyifli okumalar...

 

Yorumlar