YEŞİL DENİZ KABUĞU-SARAH JIO





Kitabın Özgün Adı: Always
Çeviren: Fatma Zeynep Öztürk
Yayınevi: PENA YAYINLARI
Sayfa Sayısı: 308
Arka Kapak Yazısı:  
Yirmili yaşlarda hayat daha kolaydı. Özellikle de konu aşk olduğunda. Biriyle tanışıyordun, sen onları seçiyordun, onlar seni seçiyordu. birlikte dünyayı fethedebilirdiniz. Bir sürü çocuk sahibi olabilir veya çiftçilik yapabilirdiniz. Günlük tuttuğunuz zamanlarda yazdığınız her şeyi yapabilirdiniz. Hayaller, parlak çarpıcı renklerde yaşanacaktı. Hayat sizindi, ikinizindi. Her şeye birlikte göğüs gerip birlikte yaşayabilirdiniz. Hayatınızı birine bağlardınız ve gerisi önemini kaybederdi. Peki ya şimdi?

_____***_____***_____***_____

Yorumum: 

Epey uzun bir süredir Sarah Jio romanı okumuyordum. Kitaplığımda sessiz sedasız sırasını bekleyen "Yeşil Deniz Kabuğu" meğer beni hüsrana uğratmayacakmış. Ardı ardına yedi tane güzel -hatta bestseller- kitap yazan bir yazarın sekizinci kitabı beni bir parça korkutmuştu. Bundan dolayıdır onu kendi halinde bir süre bekletmiş olmam. Sonuç olarak hayal kırıklığı yaşamadığım, yaşamadığım için de oldukça mutlu olduğum bu kitaptan bahsetmeye başlayabilirim. 
Özlemişim Sarah Jio'nun sımsıcak, samimi ve su gibi akan romanlarını. Onun kendisine has bir şablonu var. Bunun dışına pek-hatta yanılmıyorsam hiç- çıkmıyor. Bu romanda da yine geçmiş zaman ile harmanlanmış bir hikaye mevcut. 

Sonsuz aşk, koşulsuz aşk, ilk görüşte aşk nedir, Aşk neleri feda etmek ya da nelerden vazgeçmektir, onun için neler yapabilirsin gibi.. insanı derinden etkileyen soruların samimi cevaplarını buluyoruz romanın içinde.

Yıllar önce bir gece hiç beklenmeyen bir anda hayatının aşkıyla karşılaştı Kailey... 
Cade ve Kailey olma süreçleri epey keyifliydi... Sonrası öyle değildi...Bir anda hayatına giriveren Cade yine apansız bir şekilde kaybolup gitmişti.. Hem de mecaz değil gerçek anlamda. Cade'den uzun seneler boyunca hiç bir haber alamayan Kailey onun ölmüş olduğuna kendini alıştırmaya başladı..
Çoğu insanın yakalayamadığının aksine, Kailey  ikinci bir şans yakaladı. Deliler gibi sevdiği adamı kaybetmiş ama kendisini deliler gibi seven bir adam girmişti hayatına: Ryan. Evlilik hazırlıkları yapıyorlardı. Kailey uzun yıllardır tuttuğu yası aşabilmeyi, mutlu bir hayat yaşayabilmeyi umut ediyordu.

...Ve bir gece Kailey ve Cade karşılaştı...

Ama asla akıllara gelmeyecek bir yerde ve biçimde.

Bu karşılaşma elbette dengeleri alt üst etti
Hangi yönde ne şekilde söylemeyeceğim, bir tahminde bulunun bakalım tutturabilecek misiniz...

Aşkın hangi hali daha büyüktür ya da kutsaldır?
Bir başkasına ait olduğunu bildiğin birini karşılık bulamadan çok sevmek mi? yoksa deli gibi sevdiğin birini sen ona hiçbir anlam ifade etmiyor olsan da sevmeye devam etmek mi 

Seni seven ile mi daha mutlu olursun yoksa senin çok sevdiğinle mi?

Hayatın bize zaman zaman itina ile sunduğu bu tip sayısız ikilemi çözebilir miyiz? Kendi hayatımıza ait kararları kendimiz mi veririz yoksa hayat çoktan biçmiş midir bize kaftanımızı?
Ben bu sorularının hiç birinin doğru cevabını bilemiyorum...

Kailey-Cade-Ryan üçgeninde bakalım sizler neler hissedeceksiniz...

Keyifli okumalar :)


Yorumlar