Z RAPORU- ALİ LİDAR





Yayınevi: İTHAKİ YAYINLARI
Sayfa Sayısı: 154
Arka Kapak Yazısı: 
"Birini ya da bir şeyi sevmek, değer vermek, onu her şeyiyle sevmek demektir çoğu zaman. Ne olduğunu, ne olacağını, sınırlarını bilip, hatalarıyla, eksikleriyle, yanlışlarıyla ve sebep olduğu üzüntülerle kabul etmek demektir. Hiç kıvırmasak mı? Kıvırmadan söyleyelim evet, gerçekten sevmek bir tür çaresizliktir. Bir şeyi gerçekten çok seviyorsan başka çaren yoktur da ondan çok seviyorsundur."

Ramazan'ın, Zöhre'nin, Aziz'in, Musa'nın, Pervin Ablanın ve görmediklerimizin, görmezden geldiklerimizin hikayeleri...

Ali Lidar bu defa anlatılarının yanına öykülerini de ekliyor; hatıraların hesabını tutuyor ve hayatın "Z Raporu"nu gözler önüne seriyor...


_____***_____***_____***_____

Yorumum:

Ali Lidar'ın en son kitabı, benim ise Ali Lidar ile tanıştığım kitap...

Kitabın ilanını dergide gördüğümde yaptığım ilk şey adının anlamını araştırmak oldu.
Muhtemelen çok bilindik bir şey ve ben bilmiyorum başkasına soramam cahil damgası yiyemem psikolojisiyle google amcaya danıştım. Aynen şunu söyledi bana:
" Bir işletmenin gün sonunda yapılan her işleminin bir kağıda uzun bir dökümünün alınması"
Hayatın Z Raporu bir kitap için çok güzel bir isim geldi bana. Hayalimde tek bir kişinin hayatına dokunacağımı kurarken tam kırk sekiz farklı hayat buldum kitabın içinde.

Diğer kitapları daha güzeldi diyenler mevcut fakat Z Raporu benim için özel bir kitap. İlkler hep özeldir çünkü. Ali Lidar'ın kalemine sağlık. Bana verdiği hissiyat tam olarak şuydu: " Sanki kendisiyle karşılıklı oturmuşuz sohbet ediyoruz ama daha çok o anlatıyor ben keyifle dinliyorum; hiç bitmesin istiyorum"

Kitabın içinde "en beğendiğim" diye bir öykü yok. Çünkü her biri kalbinizin, ruhunuzun, beyninizin ayrı birer noktasına dokunuyor.

Sadece bir tanesi beni bir parça rahatsız etti. Doğru kelime bu mu bilemiyorum ancak üzüntü, bir parça kızgınlık, kırgınlık, savunmaya geçme hevesi gibi şeyler hissettim okuduğumda. Bunların tümünün toplamına rahatsız edici dedim, affola.
Belki bir gün (umarım) "Hayatın Havadaki Top" olmadığına ikna olabiliriz hepimiz...
Belki bir gün (umarım) "Hayatın Uzatma Dakikaları" adında 80 yaşında ikinci baharını yaşayan aşık çiftlerden de bahseder Ali Lidar.
En önemlisi Beşiktaş aşkı kadar büyük ve derin, asla bırakamayacağı bir duygunun peşinden koşar...

Bir de ufak bir not düşmek istiyorum: İlkokul öğretmenleri asla yanılmazlar...

Bence mutlaka alın okuyun hatta okutun.
Sohbet tadında, samimi bir kitap. Demleyin çayınızı, yapın bol köpüklü sade kahvenizi oturun başına zaman nasıl geçecek anlamayacaksınız. Öykü kitaplarına temkinli yaklaşanlardansanız benim gibi, bu kitap size şeytanın bacağını kırdırabilir.

Bu arada Ot Dergi'de de Ali Lidar' ın yazılarını takip edebilirsiniz. Zira ben kitaptan önce dergiyle tanımıştım kendisini. İyi ki de tanımışım.

Edit: Kitabımı imzalama jestinde bulunduğu, aynı zamanda yaptığımız kısa ama keyifli sohbeti için de çok teşekkür ediyorum kendisine.



Kitaptan alıntılar:

*** "Umut kötülüklerin en fenasıdır çünkü işkenceyi uzatır. (Nietzche)" ( Sy:21)

*** "Mutluluk dediğimiz şey kandırmacadan başka bir şey değildir ve ancak karşımızdaki insanların gerçekte ne düşündüğünü bilmediğimiz sürece mümkündür." ( Sy:26)

Keyifli okumalar...




Yorumlar