27-HOWARD SOUNES




Kitabın Özgün Adı: AMY,27
Çeviren: ALİ SİNAN ÇULHAOĞLU
Yayınevi: PEGASUS YAYINLARI
Sayfa Sayısı: 384
Arka Kapak Yazısı: 

Şarkıcı Amy Winehouse 2011 yılında Londra'daki evinde ölü bulunduğunda basın onu, Kurt Cobain'in annesinin 27'ler Kulübü olarak adlandırdığı topluluğa dahil etti. Anne Cobain, Nirvana'nın lideri olan oğlunun intihar ettiği kendisine haber verildiğinde, "O da gidip o aptal kulübe katıldı" demişti. "Bunu yapmamasını söylemiştim..." Kurt'ün annesi, aynı yaşta ölen ikonik yıldızların sıra dışı listesinden bahsediyordu. Brian Jones, Jimi Hendrix, Janis Joplin, Jim Morrison, Kurt Cobain ve son olarak Amy Winehouse. Hepsi yetenekliydi. Hepsi 27 yaşındaydı.

Gazeteciler, 27'ler Kulübü laneti hakkında, sanki bu ölümlerin arkasında doğaüstü bir sebep varmış gibi yazdılar. Çağdaş bir gizem haline gelen bu durumu açıklamak için astrolojiye, sayı bilimine ve komplo teorilerine başvuranlar oldu. Bu tedirgin edici kitapta, yazar Howard Sounes kulübün en ünlü altı üyesinin hayat ve ölümlerine dair nihai adli soruşturmayı yapıyor ve bunun yanısıra, 27 yaşında ölmüş kırk dört başka müzik endüstrisi figürünü de inceleyip bu fenomenin tesadüften öte bir anlam taşıyıp taşımadığına ışık tutuyor.

Müzik piyasasının altmış senelik tarihinin karanlık tarafına yapılan bu hem kasvetli hem de büyüleyici yolculukta Sounes, aşırılık, delilik ve öz yıkıma dair ortak bir hikayenin perdesini aralıyor. Jones, Hendrix, Joplin, Morrison, Cobain ve Winehouse'la ilişkilendirilen fanteziler, yarım gerçekler ve efsaneler yerle bir ediliyor. Bunların yerine, kesin gerçekler üzerine kurulmuş açık ve inandırıcı bir anlatım ortaya çıkıyor ve kayıp ruhlar hem hayatta hem de ölümde birleşiyor.


_____***_____***_____***_____

Yorumum: 

50 genç insan... Her biri müzik endüstrisinin bir parçası(ya da kurbanı)... Hepsine ait en çarpıcı ortak nokta 27 yaşında ölmeleri... İşte karşınızda 27'ler Kulübü...

Göz önünde olan sadece altısıydı... (Hatta en son hayatını kaybeden Winehouse en çok ses getirendi) Bu altı kişinin hayatları ve ölüme giden süreçleriyle ilgili yazılmış geniş çaplı bir araştırma kitabı olarak yorumlayabilirim bu kitabı. Öznel yargılardan uzak, mistik olmaya çalışmadan, gerçek bilgiler, belgeler ve yakın çevrenin görüşleriyle oluşturulmuş sarsıcı bir eser. Yazarın bu kitabı yazarken harcadığı emeğe büyük saygı duydum. 

Rock Müzik tarihini çok iyi bilen biri için, bu kitap fazla katkı sağlamayabilir belki ancak benim için oldukça etkileyici bir kitaptı. Biyografileri okumayı zaten çok severim. Bu kitap benim çok içinde bulunmadığım bir dünyayı yansıttığı için ilgimi kaybetmeden okumamı sağladı.

Kitabın altı kahramanını yaşadıkları dönemin ve o dönem içinde bulundukları müzik piyasasının koşulları çerçevesinde anlamaya çalıştım. Bazen onlar için çok üzüldüm. Beri yandan da, IQ olarak bu kadar zeki olmalarına karşın vasat seviyede zekaya sahip birinin yapmayacağı hataları nasıl yaptıklarına anlam veremedim. Hayatlarını bozuk para gibi harcamalarına öfkelendim.
Bazen annelik içgüdüm ağır bastı öyle okudum, bazen sadece şarkılarını ve yaptıkları müziğe hayranlık duyan dinleyicileri gibi hissetmeye zorladım kendimi. Kısacası oldukça karışık bir kafa ve hislerle bitirdim kitabı. 
Çocuğuma okutmak ister miyim ileride? Kesinlikle evet... 

Keşke o altı kişi de yaşasaydı ve her biri kendi otobiyografilerini yazabilseydi...
Aileleri onların ölümünden sonra ihya olmuş. İşin en ironik tarafı, hepsinin malum sona gidişinde, ailevi probleminin kopuk aile ortamlarının etkisinin çok büyük olmasıdır. "Ben yiyemedim sen ye" durumu olmuş, oldukça yazık olmuş beni en çok üzen taraflardan biri de buydu...

Kitabı okurken "keşke her şey başka türlü olsaymış" dediğim çok oldu. Olabilir miydi? Bilemiyorum..
Her ölüm erkendir ama bazıları daha erkendir bence...

Kitabı okurken hissettiğim duygulardan en ağır basan duygum sanıyorum acıma ve üzüntü...Her birini birer altın yumurtlayan tavuk olarak gören müzik piyasasının ağır abilerine çok öfkelendim. Kullanıldıkları ve buna hayır diyemedikleri için üzerlerindeki baskıya katlanmak adına kendilerini çeşit çeşit bağımlılığın kollarında avutan hepsine hem kızdım hem acıdım... Yanlarında bulunan kişilerin onları çekip kurtaramayışlarına hatta sanki ölümlerinden bile kar sağlamaya çalışmalarına sinir oldum. 
Söylenecek tek şey var: Artık umuyorum ki her biri huzura ermiştir.

Bence bu kitap her kitaplıkta bulunmalı ama en çok müziğe gönül vermiş olan, vermeye niyetli olan, her birini gözünde ikon yapan gençlerin okuması gerektiğini düşünüyorum. 
Keyifli okumalar diyemeyeceğim zira rahatsız edici bir kitap
Ama mutlaka okuyun derim...



* Sy:31 Uçarı ve genç asileri fetiş haline getiren bir endüstride çevreleri profesyonel sömürücülerle sarılmıştı.

* Sy:118 Kendisinden bir canavar yaratan kişi insan olmanın acılarından kurtulmuş olur. Samuel Johnson, Sarhoşluk Üzerine

* Sy:299 Her şeyi hesaba kattığımızda hayatın sıkıntıları ölümünkilerden daha ağır olunca, insan kendi canına kıyar


Yorumlar