BEN ÇOK İYİ BİR GÜN KONUŞACAK- DAVID SEDARIS

Kitabın Özgün Adı: 
Me Talk Pretty One Day
Çeviren: Enis Köksaldı
Yayınevi: EPSİLON
Sayfa Sayısı: 304
Arka Kapak Yazısı: 

Kuzey Carolina'nın bizim yaşadığımız kısmında hangi takımı tuttuğunuz sorusu çok yaygındı ve bu soruya verilen cevabın, sizin ne türden bir insan olduğunuz ya da olmayı umduğunuz konusunda çok şey ifade ettiği düşünülürdü. Benimse ne futbola ne de basketbola ilgim vardı, ancak bunu belli etmemem gerektiğini çoktan öğrenmiştim. Bir oğlan çocuğu mesela mangalda pişmiş tavuğu ya da patates kızartmasını sevmiyorsa, insanlar bunu kişisel beğeniyi ilgilendiren bir konu olarak görüp, "zevkler ve renkler tartışılmaz" derlerdi. Devlet başkanına, coca Cola'ya, hatta Tanrı'ya bile burun kıvırabilirdiniz, ancak spordan hoşlanmayan bir erkek çocuğuysanız imalı yakıştırmalara muhatap olmanız kaçınılmazdı. O yüzden ben de konu ne zaman açılsa, soruyu soranın hangi takımı tuttuğunu sorup "Gerçekten mi? Ben de!" diye cevap vermeyi adet edinmiştim.

_____***_____***_____***_____

Yorumum: 

Yaşadığımız dünyaya, sanattan siyasete, spordan uyuşturucuya, gündelik hayattan aile ilişkilerine, "farklı" bir bakış açısı bu kitap. Kitabın ön ve arka kapaklarında da yazdığı gibi oldukça eğlenceli. David Sedaris'in çok zekice kurgulanmış ve kaliteli bir mizah anlayışı var. Kendisinin okuduğum ilk kitabı, ancak diğer kitaplarını da okuma listeme an itibariyle ekledim. 

Kitaptan bazı bölümler:

* Sanatsal proje bulmak bazen saçmalama noktasına gelebilir:

".... Sanat eserlerine "parça" diyorlardı ki ben de bu tabire hevesle sarıldım. Onların gözüne gireceğim diye, çamaşırhaneye götürülmek üzere torbalara konumuş pis çamaşırlara iltifat ettim. Eğer etraflıca bakarsanız her şey bir parça olabilirdi. İçtiğimiz kristallerle kafayı bulmuş halde çete olarak çevre yoluna çıkar, trafik konilerine ve sarı hız tümseklerine hayranlığımızı ifade ederdik. sanat dünyası bizim kavramsal istiridyemizdi ve onu çiğ çiğ yemek istiyorduk...." (sy:61)

* Günümüzün yemekleri hakkında harika bir tespit:

"... Şimdiki yemekler daima saçma sapan, dimdik kuleler halinde servis ediliyor. Artık uzanıp keyiflerine bakmakla yetinmedikleri için, şehirlerimizi dolduran yüksek binalara benzer şekilde göklere uzanıyorlar. Hani sanki altlarındaki tabaklar çok değerli arazilermiş de şefimiz bu arazinin ancak çok küçük bir parselini ve bununla beraber de sınırsız hava kullanım hakkını satın alabilecekmiş gibi..." (sy:141)

* Sanat üstün bir varlıktır herkes anlayamaz:

"Oyunumuzun galasına annemle babam da geldi; performansımızı nasıl bulduğunu sorduğumda annem şöyle dedi: " Sen yaptığım bir şey yüzünden beni cezalandırmaya mı çalışıyorsun?"
Biz kesinlikle zamanımızın ilerisindeydik, fakat yeterince uyuşturucu aldıkları takdirde Kuzey Carolina sakinlerinin de eninde sonunda bize yetişecekleri düşüncesindeydik. (sy:64)

* Yazarımızın bilgisayar nefreti:

"... Bilgisayarlardan org kelimesinin türetilmesine yol açtıkları için nefret ediyorum. Normalde gerçek bir mektup olmayan, daha çok insanların eskiden derste sıkıldıkları zaman elden ele birbirlerine gönderdikleri anlamsız notların bir varyasyonuna benzeyen e-postalar yüzünden nefret ediyorum. New York Halk Kütüphanesi'ndeki kartlı kataloğun yerine geçtikleri için nefret ediyorum; filmleri neredeyse istila ettikleri için nefret ediyorum. Ama asıl can dostum daktilomun  yerine geçtikleri için nefret ediyorum. (sy:166-167)


Yorumlar