MART MENEKŞELERİ-SARAH JIO



Kitabın Özgün Adı : The Violets of March
Çeviren : Nihan GİRAY
Yayınevi : Arkadya
Sayfa Sayısı : 336
Arka Kapak Yazısı :

"Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir..."
Gerçek aşkı yaşadığına inanan ünlü yazar Emily Wilson, kocasının başka bir kadını ona tercih ettiğini öğrenince, hayal kırıklığına uğrar.  Tüm bu olanlara rağmen yine de tek bir gözyaşı dökmez.
Büyük yengesi Bee, Mart ayını Bainbridge Adası'nda geçirmesi için onu davet eder. Emily ruhunda açılan yaraların iyileşmesi umuduyla,  bu teklifi kabul eder. 
Adanın mistik havasıyla huzuru yakalamaya çalışan Emily, 1943 yılında yazılmış kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlük onu geçmişin tozlu sayfalarına hapsolan gerçek bir aşk hikayesine ve altmış yıllık bir aile sırrına götürecektir.
Umudun, hüznün ve pişmanlığın bir arada işlendiği büyüleyici bir roman... İlk kitabı Mart Menekşeleri ile Library Journel En İyi Kitap Ödülü'ne layık görülen Sarah Jio, insan kalbinin, ne kadar hatalı olursa olsun sevdiklerimizi her zaman affedeceğini eşsiz bir dille anlatıyor.

_____***_____***_____***_____

Yorumum: 
Mutluluk, aşk, ün, popülerlik, başarı... Bunlar bir insanın hayatının çok güzel ve sorunsuz olabileceğinin bir işareti midir? Ya da varlıklarının sonsuza kadar sizinle kalacağının garantisi var mıdır?

Yaşamak için inanmamız şart. Birlikte olduğunuz kişinin size gerçek aşkı yaşattığına, aranızdaki o büyülü şeyin hiç bir zaman bitmeyeceğine, onunla yaşlanacağınıza inanmak ve güvenmek zorundasınız. Peki ya o müthiş güven bir gün apansız elinizden alınırsa... Cevabı basit : Hayatınız anlamını yititir, tepetaklak olur, bir uzay boşluğu içinde tutunacak hiçbir şey bulamadan yapayalnız kalırsınız.

Peki ya kadınların her türlü zorlu olay karşısında güçlü oldukları inancı... Bir şehir efsanesi midir, bir maske mi, gurur mu ya da sadece gerçek midir? Tam da bu noktada Paul Auster'in bir sözü aklıma geliyor:
"Kadın doğası gereği zayıftır, ama acılara en çok o dayanır. Kadının direncini kıran tek şey hayal ettiği erkeğin boş çıkmasıdır."

İşte Emily'nin de direncini kıran bu olay karşısında (kocasının onu başka bir kadın için terk etme isteğini dile getirmesi) gösterdiği güçlü tavır bu sebeplerden hangisiydi bilemiyorum.

Kendine yeni bir hayat kurmanın zorunluluğunun farkında olan iyi bir yazar Emily. Ancak bir türlü kendisini kelimelerin arasında kaybedemiyor. Sanki kocasının gidişiyle onun ilham kaynağı, yaratıcılık yeteneği de yok olmuş gibi... 

Bir süre yaşadığı şehirden ve tüm sorumluluklarından uzaklaşmak ona mantıklı bir hareket gibi geliyor. Halbuki en yakın arkadaşı Annabelle onu rahatlatacak tek şeyin Joel hakkında bir kitap yazması olacağını söyleyip duruyor. Bu alınabilecek en güzel intikam Annabelle'e göre. Ama Emily'nin tek arzusu uzaklaşmak. Çünkü annesi de dahil olmak üzere kimse ile bu boşanmanın sebepleri ve sonuçları hakkında konuşmak istemiyor.

Emily, Bee yengesinin yanına Bainbridge Adasına gider. Tüm mart ayını bu adada sessiz ve huzur içinde geçirmeyi planlamaktadır. Bu sürecin hem kendisine hem de kaybettiğini düşündüğü yaratıcılığına iyi geleceğine inanmaktadır. Fakat kendisinin planladığı gibi sessiz sakin bir tatil değil oldukça hareketli bir süreç ve aile sırları onu adada beklemektedir.

Bir sabah Emily, Bee yengesinin ona verdiği odada yatağının başucundaki şifonyerde kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlüğü okudukça anneannesi olduğunu öğrendiği Easter ile hayatlarının ne kadar paralellik gösterdiğine şaşırır ve yıllardır kendisinden saklanan aile sırlarını açığa çıkarmaya karar verir.

Bu dönemde adada Jack ile olan kaçınılmaz yakınlaşması acaba Emily'nin tekrardan mutlu olabilme ihtimali midir? Yoksa Emily pişmanlığını zaman içerisinde anlayan ve çok açık bir şekilde dile getiren eski kocası Joel'i bağışlayıp tekrar ona mı dönecektir?

Çok güzel bir hanımefendinin, çok sürükleyici bir dil ile anlattığı mükemmel bir ilk roman. Ödül almış olması hiç şaşırtmadı beni. Bence okumanız gereken bir kitap. 

Keyifli okumalar...


Yorumlar