İMPARATOR TANRIYKEN - JULIE OTSUKA

 


Kitabın Özgün Adı : When the Emperor Was Divine
Çeviren : Duygu Akın

Yayınevi : Domingo 
Sayfa Sayısı: 176


Arka Kapak Yazısı : 

Kapıya asılan bir duyuru. Beş dakikada toplanan bir hayat. Geride bırakılan bir ev, bir köpek, bir komşu. Savaş, yalnızca cephede yaşanmıyordu. 1942’de güneşli bir Şubat sabahı, Amerika’nın Batı Yakası’ndaki Japon asıllı Amerikalılar için her şey değişti: Kendi ülkelerinde birer “düşman” ilan edildiler. Ellerine tutuşturulan tren biletleriyle Utah çölünde, adı bile duyulmamış bir toplama kampına gönderildiler. İsimleri silinmiş, kimlikleri askıya alınmıştı. Artık onlar için sadece kampın ince duvarları arasında yankılanan sessizlik, tel örgüler, uykusuz geceler, bitmek bilmeyen bekleyiş vardı. Tavan Arasındaki Buda ve Yüzücüler’in ödüllü yazarı Julie Otsuka, bu sarsıcı romanında, savaşın gölgesinde parçalanan bir ailenin hikâyesini anlatıyor. Bir annenin gururu, bir çocuğun anlam veremediği yabancılaşma, bir kızın içinde büyüyen öfke… Bu yalnızca kayıpların değil, sessizliğin içindeki haykırışın ve görünmez olanların da hikâyesi


_____***_____***_____***_____


Yorumum: 

Bu kısa roman (165 sayfa) Batı Amerika’da yaşayan japon asıllı dört kişilik bir ailenin Pearl Harbor sırasında yaşadığı günleri anlatıyor. 

Savaşın sadece cephede yaşanmadığını, kadın erkek özellikle çocukların nasıl etkilendiğini satır satır okuyoruz. 

Kitabın bölümleri Anne baba ve 2 çocuğun ağzından anlatılıyor bazen de bir dış ses tarafından seslendiriliyor yaşananlar. 

Tabi ki en çok çocukların bu süreci anlamlandırma çabaları, yokluk ile mücadeleleri üzdü beni. Upuzun konforsuz bir tren yolculuğunda bile kendilerini eğlendirme çabaları gözlerimi doldurdu. ( çocuk her yerde her şartta çocuktur ve bir çocuk bu kadar acı dolu günleri yaşamayı hak edecek hiçbir şey yapmış olamaz) 

İnsani şartlardan oldukça uzak olan toplama kampında geçen zorlu günler kitabın orta bölümünde anlatılmış. Utah çölünde kum taneciklerinin boğazlarına kaçmasını engellemek için ıslak bezler ile ağızlarını kapatıp uyumaya çalışmaları, açlık pislik hastalıklar ile mücadeleleri… 
Bunlar gerçek… malesef ki hayatın böyle gerçekleri de var

Kitabın son bölümünde tekrar evlerine gönderilişleri anlatılmış. Evlerini bıraktıkları gibi bulacaklar mı? Esir alınan babalarına kavuşan çocuklar acaba ne hissettiler? Tekrar eskisi gibi mutlu bir aile olabilecekler mi? Birbirlerinden ayrı geçirdikleri 4 yılın sonunda tekrar kopan bağları onarabilecekler mi? 

Bazı soruların cevapları bizim hayal gücümüze bırakılmış bazılarının cevaplarını son bölümde bulacaksınız. 

Çarpıcı bir kitap. Yazım dili rahatlıkla okunmasını sağlıyor. Sayfa sayısı az. Ama kitabın bitmesinin biraz zaman alması bence anlatılanların ağırlığından kaynaklanıyor. 

Tavsiye ediyorum. 
İyi okumalar

Yorumlar