Kitabın Özgün Adı : El Descontento
Çeviren : İrem Genç
Yayınevi : DOMİNGO
Sayfa Sayısı: 199
Arka Kapak Yazısı :
Marisa otuzlarının başında, Madrid'de şık bir evde oturuyor, reklam ajansında çalışıyor ve işinden nefret ediyor. Bir iş gününü ancak YouTube videoları ve sakinleştiricilerden oluşan özenle hazırlanmış bir kokteyl sayesinde atlatabiliyor. Sadece işini değil, patronunu, mesai arkadaşlarını, kurumsal dile bandırılmış e-postaları, üzerinde "birlikte daha güçlüyüz" yazan kupaları... hiçbirini sevmiyor. Yine de her pazartesi sabahı çantasını omzuna takıp işe gidiyor çünkü bir şeyleri itiraf etmek, bir şeyleri değiştirmek daha zor.
Şirketin düzenlediği bir takım ruhu kampı yaklaşırken, Marisa'nın kırılgan dengesi de sarsılıyor. Bir hafta sonunu iş arkadaşlarıyla geçirmek, yıllardır itinayla cilalanmış sosyal maskesinde ilk çatlakları yaratıyor. Bastırdığı geçmiş, bastıramadığı öfke ve artık bastırılamayacak kadar büyümüş bir bıkkınlık, sonunda tokat gibi yüzüne çarpıyor-yalnızca onun değil, etrafındakilerin de.
Hoşnutsuz, modern hayatın içten içe kemirdiği ruhlara, görünmeyen yorgunluklara, güçlü görünmek zorunda hissedenlere dair zekice yazılmış, sarsıcı olduğu kadar eğlenceli de bir roman. Baetriz Serrano, başarı, yalnızlık ve aidiyet gibi kavramları incelikli bir mizahla sorgularken, okuru kend hoşnutsuzluklarıyla göz göze getirmekten çekinmiyor.
_____***_____***_____***_____
Yorumum:
İspanya'lı yazarın bu ilk romanını keyifle okudum. Oldum olası içinde mizah duygusu ve yeteneği barındıran insanları çok zeki bulurum ve onlara büyük hayranlık duyarım. Hele hele yaşadıkları sıkıntılı durumları mizahla yoğurup anlatanlar tadından yenmez.
Yazarımız Beatriz Serrano da romanında tam böyle bir dil kullanmış.
Bir beyaz yakalının bıkkınlığını, içindeki her şeye ve herkese karşı olan nefretini, iş yerindeki tüm saçmalıklara olan tahamülsüzlüğünü, ego savaşlarının can sıkıcı etkilerini, günlerin tekdüzeliğine olan isyanını ve aslında hayal ettiği bir yaşamdan ne kadar uzakta olduğunu çok samimi bir o kadar da eğlenceli bir dille aktarmış.
Tam dört yıl önce (yaklaşık 20 senelik beyaz yakalılıktan sonra) kurumsal hayattan arkama bile bakmadan kaçma nedenlerimi teker teker okuyor olmak aslında bu iş dünyasındaki entrikaların ne kadar da global olduğunu fark etmemi sağladı. Konfor alanı gibi görünen ama aslında günden güne boğulduğum o denizde kendime eğlenceli yönler bulmaya çalışmak yerine, çekip gitmeyi başarabildiğim için mutluyum.
Yazar kitabın sonundaki teşekkür kısmında aynen şöyle bir cümle kullanmış: "Sevgili okur, bir kitapçıya gidip onca kitap arasında bu mütevazi romana bir şans verdiğin için teşekkür ederim"
Bu derece de naif bir kişilik yapısına sahip, çok tatlı, çok zarif.
Su gibi akan, bir günde okuyup bitirdiğim eğlenceli bir romandı. Siz de bence bir şans verebilirsiniz.
Domingo beni yine şaşırtmadı diye de ayrıca eklemek istiyorum.
Keyifi okumalar...
Yorumlar
Yorum Gönder