Yayınevi : ELMA
Sayfa Sayısı: 392
Arka Kapak Yazısı :
" HAYAT ÖYLE BİR SİNİR AĞI Kİ KİMLERLE SİNAPS YAPACAĞINI ASLA KESİREMEZSİN..."
Adam bir türlü anlamıyordu. Beyin üzerine onlarca kitap ve araştırma okumuştu. Bu konuda kendisini önemli bir şekilde geliştirmişti ama gene de anlayamıyordu. Nasıl olur da bir başka insanı bu kadar net içinde hissedebilirdi ki. Onu gördüğü her an, sahip olduğunu sandığı bütün organlarının aslında ne kadar bağımsız ve başına buyruk olduklarını bir kez daha algılıyordu. Yıllardır beraber yaşadığı kalbi artık başkası için atıyordu, beyni desen çoktan olay yerini terk etmişti. Kendi hücreleri bile dinlemiyordu adamı. Bir insanın hücresi neden bir başkası için kendi vücuduna ihanet ederdi ki... Ama adam bir şeyden çok emindi. Tüm hücrelerinin kendisini terk edeceğini de bilse, onu gördüğü tek bir anı bile dünyada hiçbir şeye değişmezdi.
_____***_____***_____***_____
Yorumum:
Kitabın özeti arka kapağında yazan cümlenin ta kendisi.
Merakla okuduğum bu kitaba bayıldım. Üç kitaplık bir serinin ilk kitabı. Okuduklarımın üzerimde bıraktığı etki geçmeden hemen bir iki cümle yazmak istiyorum. Ama bir yandan da ikinci kitaba bir an önece başlamak istiyorum. Büyük bir çelişki içindeyim :)
Çok güzel bir kurgu, yine bilimsel bilgiler ile harmanlanmış. Serkan Karaismailoğlu'nun bu tarzına zaten hayranım. Her kitabını hem çok büyük bir ilgi ve merak hem de beğeni ve hayranlık ile okuyorum. Bilmediğim o kadar çok şey öğreniyorum ki. Ve bunları sıkıcı bir ders kitabı tadında değil keyifli bir sohbet şeklinde aktardığı için ben de bir başkasına anlatmak için yanıp tutuşuyor buluyorum kendimi:)
Kitabımızın baş kahramanı Tesla ya da Pia mı demeliyiz... Bütün hayatının kocaman bir yalan üzerine kurulduğunu öğreniyoruz son sayfalarda. Bakalım hayatı nasıl değişecek nereye doğru evrilecek?
Ya Maryem'e ne demeli. Bebek hasreti çekerken öğrendiği gerçekleri hazmedemeden karnında bebeği ile diri diri bir mezara gömülmesi...
İlias... Tamamen tesadüfen, bir kitapçıda karşılaştığı ayaküstü tanıştığı Tesla'ya platonik olarak aşık. Peki ona ne denli dürüst? İlias'ın hayatında bilmediğimiz sırlar bir gün ortaya çıkarsa neler olur...
Galen ile Devin...
Hayata yenik başlayan, görmezden gelinen, hayal bile edilemeyecek ortak acıları paylaşan iki dost... Peki bu iki kişinin Tesla ve ailesiyle ilişkisi ne olabilir??
Alef... İnanılmaz yetenekli bir aşçı nasıl olur da seri bir katile dönüşür... O sihirli eller nasıl bir motivasyon ile kendine bir işkence evi yapar?
Birbirileri ile dağlar kadar farklı insanlar nasıl olur da birbirlerine bu kadar bağlı olurlar. Hayatın sinaptik bağları işte...
Yazarımın tanımıyla elinizde tuttuğunuz bu roman bir Nöroromandır. Peki nedir bu Nöroroman?
Nöroroman: Sinirbilimsel gerçeklerin, belli bir kurgu ve hayali karakterler eşliğinde okuyucuya sunulduğu bir roman türüdür.
Sekan Karaismailoğlu'nun kalemi çok güçlü, kitap o kadar akıcı ki kalınlığına aldanmayın bir başlıyorsunuz, hemen bitiveriyor.
Son olarak şunu da eklemeliyim. Sayın Serkan bey ile müzik zevklerimiz de çok benziyor sanırım. Kitapta Estatic Fear 'dan A Sombre Dans'a atıfta bulunulmuş benim de çok severek dinlediğim bir albümdür. Kitabın sayfalarında karşıma çıkınca hem çok şaşırdım hem de çok keyiflendim.
Bence mutlaka bu seriye başlamalısınız. Ben izninizle ikinci kitaba başlıyorum:)
Kitaptan alıntılar:
* Beyin çok garip bir organdı. Vücüttan gelen tüm ağrıları hissedebilmesine rağmen kendi ağrısını hissetmezdi. (sy:18)
* Çatlaklar kutsaldır çünkü ışığı içeri sızdırırlar. (sy:19)
* Konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin ama dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin. - Dalai Lama - (sy:62)
* Yüklemine güvenmiyorsan özneyi gizli tut. (sy:87)
* Kuşkusuz en büyük ön yargı etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır. - Charles Bukowski - (sy: 183)
* Ne geriye bak kızgınlıkla ne de ileriye korkuyla... Sadece etrafına bak, "farkındalıkla"... - James Thurbey - (sy:189)
* Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu, hayatın sen bakarken soyunamıyorum deme şeklidir. (sy:209)
* Hayatını vazgeçtiklerin belirler. Bu yüzden bir karar alırken neyi seçtiğinden ziyade, nelerden vazgeçtiğini çok iyi sorgula. - Anatole France - (sy:351)
* Ne yani; böylesi korkunç bir dünyanın, bir de cehennemi mi var? - Umberto Eco - (sy:279)
* Kim sana " Sen benim sağ kolumsun" derse, ilk yapman gereken bu kişinin solak olup olmadığını kontrol etmek olsun. (sy:37)
* Bir afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır:
" Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar."
Yani bugün dünyayı yakanlar, aslında zamanında ihtiyacı olan sevgiyi alamayan çocuklardır. Başka bir şey değil...
Yorumlar
Yorum Gönder